Son dönemde Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) gündeminde yer alan en önemli konulardan biri, denizcilerin uzun yıllardır maruz kaldığı aşırı çalışma süreleridir. Yapılan araştırmalar, deniz çalışanlarının haftada ortalama 74,9 saat çalıştığını ortaya koymuştur. Bu rakam, karada çalışan işçilere uygulanan ve ILO standartlarına göre belirlenen 43 saatlik küresel ortalamanın neredeyse iki katıdır. Bu durum, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel ve sosyal yönden de siz değerli deniz emekçilerini yıpratmakta, yaşam kalitenizi ciddi biçimde etkilemektedir.

Ben bir hukukçu olarak şunu çok net ifade etmek isterim ki, çalışma süresi yalnızca bir sayıdan ibaret değildir; bu süre, sizin sağlığınızı, ailenizle olan ilişkinizi ve uzun vadede meslek hayatınızı doğrudan belirleyen bir faktördür. Uluslararası hukukta da artık bu gerçekler göz ardı edilemez bir noktaya gelmiştir. ILO, bu yıl Nisan ayında Cenevre’de düzenlenecek olan Denizcilik Çalışma Sözleşmesi (MLC) gözden geçirme toplantısında, sizlerin karşı karşıya kaldığı bu aşırı çalışma yükünü masaya yatıracaktır.

Söz konusu toplantının gündeminde yalnızca mesai saatleri değil; gemi adamlarının karaya çıkma hakkı, gemi personelinin uğradığı şiddet ve taciz olaylarına karşı korunması ve gemicilerin görev süresi sonunda güvenli şekilde evlerine dönebilmeleri için gerekli mekanizmalar da yer alacaktır. Tüm bu konular, sizlerin doğrudan temel haklarıyla ilgilidir ve hukuk yoluyla güvence altına alınması gereken başlıklardır.

Sizlere tavsiyem, bu süreci dikkatle takip etmeniz, sendikal haklarınıza sahip çıkmanız ve uluslararası normlara uygun koşullar için talepte bulunmanızdır. Denizcilik, zorluğu kadar onurlu bir meslektir. Bu onurlu mesleği icra eden sizlerin, sadece işinizi değil, aynı zamanda sağlığınızı ve temel haklarınızı da korumanız gerektiğini unutmayın. Biz hukukçular da bu konuda yanınızdayız; bu hakların uluslararası alanda tanınıp iç hukuka yansıması için mücadelemizi sürdürüyoruz.