ÖZ
Deniz taşımacılığı, taşıyanın tek başına yapacağı bir faaliyet olmayıp birden fazla şahsın organize çalışarak gerçekleştireceği bir faaliyettir. Taşıyanlar ve bu süreçte yer alan yardımcı şahıslar arasındaki ilişki, çeşitli sorumluluklar ve riskler içerir. Bu makalede, “taşıyanın yardımcı şahısların eylemlerinden dolayı sorumluluğu” kavramını Türk Ticaret Kanunun 1179.maddesi ile Türk Borçlar Kanunun 116.maddesi kapsamında ele alacağız. Özellikle, taşıyanın, taşıma sürecindeki yardımcıları tarafından gerçekleştirilen eylemlerden doğan sorumluluklarını ve bu sorumlulukların sonuçlarını inceleyeceğiz.
ANAHTAR KELİMELER
Deniz Ticaret Hukuku, Taşıma, Taşıyan, Gemi Mürettebatı, Taşıyanın Sorumluluğu
ABSTRACT
Maritime transportation is not an activity to be carried out by the carrier alone, but it is an activity that more than one person will carry out by working in an organized manner. The relationship between the carriers and the auxiliary persons involved in this process involves various responsibilities and risks. In this article, we will discuss the concept of “liability of the carrier for the actions of auxiliary persons” within the scope of Article 1179 of the Turkish Commercial Code and Article 116 of the Turkish Code of Obligations. In particular, we will examine the carrier’s responsibilities arising from the actions taken by his assistants in the transportation process and the consequences of these responsibilities.
KEY WORDS
Maritime Law, Transport, Carrier, Ship Crew, Carrier’s Responsibility
GİRİŞ
Günümüz dünyası, küreselleşme etkileriyle tam rekabet piyasa modeline oldukça yaklaşmış, ürün kalitelerinin birbirine benzemesi, menşei olan ülkeden farklı ülkelerde üretilen ürünler nedeniyle taşımacılık önemini daha da arttırmıştır. Öyle ki yoğun teknoloji gerektirmeyen standart ürünlerin fiyatlarındaki en önemli etken artık taşımacılığın kendisi olmuştur. Dünya ekonomisinde söz sahibi olan ülkeler bu pozisyonlarını denizyolu taşımacılığına borçludur. 1950 yılında 500 milyon ton olan dünya deniz ticaret hacmi bugün 18 kat artarak 9 milyar tona ulaşmıştır. Hacim olarak dünya ticaretinin %75’i denizyoluyla, %16’sı demiryolu ve karayoluyla, %9’u boru hattı ile ve %0,3’ü havayoluyla gerçekleştirilmektedir. [1]
Bu kadar büyük bir hacme sahip deniz taşıması birden çok şahsın organize bir şekilde çalışması sonucunda gerçekleşir. Bu taşıma işinin organizasyonunda, taşıyan dışında geminin mürettebatı da etkin bir rol üstlenmektedir. Bu durumun hukuki boyutları ise oldukça çeşitlidir. Taşıma işlemlerinin sorumlulukları, sadece taşıyan kişinin değil, aynı zamanda onun yardımcılarının eylemlerinden de kaynaklanabilir.
Taşıma sektörü, birçok farklı alanı kapsayan geniş bir kavramdır. Nakliyat, ulaşım, lojistik gibi alt dallara ayrılır. Bu sektörlerdeki faaliyetler sırasında, taşıma işlemlerinin doğası gereği çeşitli riskler mevcuttur. Bu riskler, taşınan emtianın kaybolması, zıya ve hasara uğraması veya teslimat sürelerinin aksaması gibi sonuçlara yol açabilir. Bu tür durumlarda sorumluluk, taşıyan kişi veya taşıyanın yardımcı şahısları üzerinde olabilir.
Taşımacılık sürecinde, taşıyan kişi veya kurum genellikle yardımcılarla çalışır. Bu yardımcılar, taşıma işleminin farklı aşamalarında görev alabilirler. Depo çalışanları, nakliye personeli, taşıma sırasında kullanılan geminin kaptanı gibi farklı rollerdeki kişiler bu yardımcılara örnektir. Ancak, taşıyanın bu yardımcıları seçerken dikkatli olması ve iş sürecinde gerekli denetimleri sağlaması önemlidir. Çünkü 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’n madde 18/2’si “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” şeklindedir. Tacir sıfatına sahip olan taşıyanın da yardımcı şahısları işe almada basiretli bir tacir gibi davranması kanun lafzı gereği beklenmektedir. Yargıtay’a göre, basiretli iş adamı gibi hareket etmek, “bugünün ve istikbalin piyasa durumunu tacirin işlemi yaptığı sırada göz önünde tutması” demektir. Benzer başka bir tarife göre de, basiretli hareket etmek, “bugünün ve geleceğin koşullarını gerçek ve ölçülü bir şekilde değerlendirebilmektir”.[2]
Hukuki açıdan, taşıyanın yardımcılarıyla ilgili sorumluluklarını anlamak önemlidir. Birçok hukuk sistemi, taşıyanın, yardımcılarının eylemlerinden dolayı da sorumlu olabileceğini kabul eder. Bu, yardımcıların ihmali, kusuru veya kötü niyetli eylemleri sonucunda ortaya çıkan zararların taşıyan tarafından tazmin edilmesini gerektirebilir. Ancak, bu sorumluluklar, genellikle hukuki belgelerde (sözleşmelerde veya yasal düzenlemelerde) belirtilir ve belirli koşullara bağlıdır.
Taşımanın birçok yönü ve içerdiği riskler göz önüne alındığında, taşıyanın yardımcılarıyla ilişkisi ve bu ilişkinin hukuki boyutları oldukça önemlidir. Taşıyanın, yardımcılarının eylemlerinden kaynaklanan sorumlulukları anlaması ve bu konuda gereken önlemleri alması, iş süreçlerini daha güvenli hale getirebilir ve taraflar arasındaki ilişkileri daha sağlam bir zemine oturtabilir.
TAŞIYANIN YARDIMCI ŞAHISLARI KİMLERDİR?
Taşıyanın yardımcı şahısları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 1179/2 maddesinde belirtilmiştir. İlgili kanun maddesine göre taşıyanın adamları, ““Taşıyanın adamları” terimi, taşımada kullanılan geminin adamlarını, taşıyanın taşıma işletmesinde çalışan veya kendisini temsile yetkili kıldığı kişileri ve taşıma işletmesinde çalışmasa bile navlun sözleşmesinin ifasında kullandığı diğer kişileri kapsar. Fiilî taşıyana ilişkin hükümler saklıdır.” şeklindedir.
Taşıyanın adamları dendiği zaman, önce onun taşıma işlerini gördüğü işletmesinde istihdam ettiği bütün kişiler anlaşılır. Her somut navlun sözleşmesinin ifasında görev alanlar, kuşkusuz, bu tanımın kapsamına dahil olacaktır. Bu cümleden olarak, taşıyanın işletmesinde istihdam olunan kaptan, kaptan, vb. gibi kişiler, doğal olarak, taşıyanın adamı sıfatındadır. Hatta, taşıyanın, kendi işletmesinde çalışmamasına rağmen, belli bir navlun sözleşmesinin ifası için kullandığı kişiler de taşıyanın adamı olarak kabul edilecektir.[3]
Hamburg Kuralları anlamında “taşıyanın adamları” kavramı, Türk/Alman hukukunda kabul edildiği şekilde, söz konusu navlun sözleşmesinin ifası ile görevlendirilmiş olsun olmasın, taşıyanla bir hizmet ilişkisi içinde bulunan bütün şahısları kapsamaktadır.[4]
Fiili Taşıyan
Deniz yoluyla emtia taşınmasında taraflar kendi aralarında navlun sözleşmesi addederler. Bu sözleşmenin tarafları taşıyan ve taşıtandır. Taşıyan isterse alt navlun sözleşmesi ile alt taşıyıcı kararlaştırabilir. Bu noktada asıl navlun sözleşmesi kapsamındaki taşıyan akdi taşıyan, alt navlun kapsamındaki taşıyan ise fiili taşıyan sıfatına haiz olur.
Fiili taşıyan esasında asıl/akdi taşıyanın adamı değildir, fakat onun yardımcı kişisidir. Fakat, kanun koyucu, nisbeten pratik bir düzenleme yapmayı tercih etmiş, adam kavramı ile yardımcı kişi (ifa yardımcısı) kavramı arasındaki farkı dikkate almak lüzumunu hissetmeden, hepsi hakkında tek bir kural koymayı yeterli görmüştür.[5]
İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/404 Esas, 2018/372 Karar, 10.10.2018 Tarih saylı ilamında fiili taşıyanın, akdi taşıyanın yardımcı şahsı olduğu karar altına alınmış olup ilgili karar şu şekildedir:
“Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davalının 29/04/2013 tarihli zaman çarteri sözleşmesi ile ticari yönetimini elde ettiği … isimli gemi ile davacının satıcısı ve göndereni olduğu dolum ve paketleme makinesi, kompresör, hava kurutucusu / filtresi cinsi emtiaların …’dan … Limanına taşınmasını üstlendiği, söz konusu taşımaya ilişkin olarak davacı adına 19/12/2014 tarihli … nolu navlun faturası düzenlediği, bu nedenle akdi taşıyan sıfatına haiz olduğu, TTK ‘nun 1179/2.maddesi uyarınca taşımada kullanılan geminin, gemi adamlarının TTK’nun 1191/1.maddesi uyarınca fiili taşıyan ile onun adamlarının eylemlerinden de sorumlu bulunduğu…”[6]
Gemi Adamları
“Gemi adamları”, gemilerde çeşitli görevlerde çalışan denizcilere verilen genel bir isimdir. Gemi adamları, geminin güvenli ve verimli bir şekilde işlemesi için çeşitli görevleri yerine getiren denizcilik personelini ifade eder. Bu personel geminin çeşitli bölgelerinde çalışabilir ve geminin günlük işleyişini sağlar. Gemi adamları taşıyan açısından geminin güvenliğini, operasyonel verimliliğini, müşteri memnuniyetini ve risk yönetimini sağlamak için hayati öneme sahiptirler.
Bir kişinin gemi adamı olarak kabul edilebilmesi için, donatan ile arasındaki hukuki ilişkinin, bir iş sözleşmesi niteliğinde olması zorunludur.
Diğer taraftan ve genellikle kabul edilmekte olduğu üzere, gemi adamı sıfatının tayininde asıl tanımlayıcı unsur hizmetin gemi ile bağlı olması ve gemide ifa edilmesidir.[7]
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 934. Maddesine göre gemi adamları ““Gemi adamları”; kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide çalıştırılan diğer kişilerdir.” şeklinde açıklanmıştır.
Gemi kaptanı, geminin en üstünde bulunan ve geminin tüm operasyonlarından sorumlu olan kişidir. Genellikle gemi kaptanı geminin seyrüseferini yönetir, güvenliği sağlar, personeli denetler ve geminin işleyişinden genel olarak sorumludur.
Gemi zabitleri, gemilerde çeşitli kilit pozisyonlarda çalışan ve geminin günlük işleyişinden sorumlu olan denizcilik personelini ifade eder. Gemi zabitleri, geminin güverte bölümünde görev alır ve geminin seyri, navigasyonu, güvenliği ve operasyonlarının yönetiminden sorumludur.
Gemide “tayfa”, genellikle geminin temizlik, bakım ve diğer yardımcı işlerinden sorumlu olan personeli ifade eder. Tayfalar, genellikle geminin güverte bölümünde çalışır ve geminin operasyonel işleyişinde önemli bir rol oynarlar.
YARDIMCI ŞAHISLARIN EYLEMLERİNDEN TAŞIYANIN SORUMLULUĞU
Taşıyan yalnızca şahsi kusurundan değil, sefere elverişliliğin sağlanmasına ilişkin hususlarda görevlendirdiği yardımcılarının eylem ve ihmallerinden de genel hükümler uyarınca sorumludur.
Yardımcı şahısların (örneğin, gemi mürettebatı, acenteler, yükleyiciler) eylemleri taşıyanın sorumluluğunu etkiler. Örneğin, gemi mürettebatının dikkatsizliği nedeniyle bir kaza meydana gelirse, bu durumda taşıyan da sorumluluk taşıyabilir.
Ancak, yardımcı şahısların eylemlerinden doğan sorumluluk, belirli koşullara bağlı olabilir. Örneğin, eğer yardımcı şahıs, taşıyanın kontrolü dışında bir eylemde bulunmuşsa ve taşıyanın makul önlemler almasına rağmen bu eylemi önleyememişse, sorumluluk taşıyanın üzerinde olmayabilir.
Hamburg Kuralları ise, taşıyanın yardımcı şahısların kusurundan sorumluluğuna ilişkin iki ayrı hüküm bulunmaktadır. Hamburg Kuralları madde 5/1 gereğince taşıyan, eşyanın iyi halde muhafazası ve gecikmesizin varma limanında teslim etmek yükümlülüklerinin ihlali sebebiyle sadece kendi kusurundan değil, adamları ve görevlilerin kusurundan da sorumludur. Hamburg Kuralları madde 10/1’de ise, yine bu yükümlülüklerin ihlali sebebiyle, taşıyanın, taşımanın icrası kısmen veya tamamen kendisine bırakılmış olan fiili taşıyan ile bunun adamları ve görevlilerin kusurundan sorumluluğu düzenlenmiştir. Görülüyor ki, Hamburg Kurallarına göre taşıyanın kusurundan sorumlu olduğu yardımı şahıslar, kendi adamları ve görevlileri ile fiili taşıyan, bunun adamları ve görevlileridir.[8]
Taşıyan, navlun sözleşmesiyle sorumlu olduğu yük taşıması sırasında, yükleme-boşaltma ve istifleme yapacak kişilerle ve gemi mürettebatıyla çalışır. Bu yardımcı kişiler emir ve talimatı taşıyandan alır. Bu sayılan kişiler gerek seyrüsefer sırasında gerekse de seyrüsefer dışında sözleşme menfaatlerini bozacak eylemler yaptığı takdirde verilen zararlardan kimin sorumlu tutulacağının belirlenmesi büyük önem arz etmektedir.
Taşıyanın, Türk Ticaret Kanunun madde 18/2 fıkrasına göre basiretli tacir gibi iş ve eylemlerde bulunması gerekmektedir. Çünkü taşıyan aynı zamanda bir tacirdir. Taşıyan bu durumda işe alacağı işçisini veya çalışacağı kurumları özenle seçmek durumundadır.
Buna göre basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken taşıyan, çalışanlarının veya yardımcı kişilerinin verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Taşıyanın, bu ilgili kişilerin vermiş olduğu zararlardan sorumlu olmaması tek bir şarta bağlı olmakta olup bu madde Türk Ticaret Kanunun 1179.maddesinde hüküm altına alınmıştır. İlgili madde “Taşıyanın veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyan sorumlu değildir. Taşıyanın veya adamlarının kastının veya ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat yükü, taşıyana aittir.” şeklindedir.
Taşıyanın, yardımcı kişilerin eylemleriyle vermiş olduğu zararlardan kurtulma yolu, Türk Ticaret Kanunun 1179.maddesi uyarınca, ilgili kişilerin vermiş oldukları zararın kasıttan veya ihmalden kaynaklı olmaması gerekliliğidir. Buna göre taşıma organizasyonundaki taşıyanın yardımcı şahıslarından herhangi birisinin, kasten veya ihmali nedeniyle verdiği zararlardan taşıyan sorumluyken; aksi durumda sorumlu değildir.
İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/351 Esas, 2019/31 Karar, 20.01.2019 Tarih sayılı ilamı inceleme konusuna örnek teşkil edebilecek niteliktedir. Kararda “Lashing” işlemini gerçekleştiren firma taşınacak emtiaya zarar vermiştir. Lashing işlemini gerçekleştiren firma, davalı taşıyanın emir ve talimatı altında çalışmaktadır. Mahkeme kararında, lashing işlemini yapan firma davalı taşıyanın yardımcı taşıyanı olarak kabul edilmiş olup gerçekleşen zarardan davalı taşıyan sorumlu tutulmuştur. İlgili mahkeme kararı şu şekildedir:
“Lashing işlemini yerine getiren … A.Ş.’nin TTK m.1179/2 uyarınca “taşıyanın adamı” olarak nitelendirilmesi gerekeceği, …’ in gemide yapılan kaynak işlemleri bakımından gerekli güvenlik önlemlerine riayet etmediği, kaynak yapıldığı sırada çalışılan yerin özellikleri dikkate alınmadan ve yangın güvenliğine ilişkin prensiplere uygun hareket edilmeyerek iş yapıldığı, işlem sırasında yangının başladığı ve yük zararın oluştuğu dikkate alındığında …’ in de yük zararından sorumlu olduğu kabul edilerek davalıların teknik bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere kadri marufunda görülen zarardan sorumlu olduklarına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.”[9]
Bir başka emsal niteliğindeki karar ise İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/458 Esas, 2018/68 Karar, 01.03.2018 Tarih sayılı ilamıdır. Bu ilam şu şekildedir:
“Hükmüne yer verilmiş olmakla somut olayda emtianın eksik teslimine dair dosyadaki mevcut 23/11/2015 tarihli tutanak ile tespit edildiği ve TTK’nun 1185 bildirim başlıklı 1185. Maddesinde ziya veya hasarın taşıyana bildirilmesi koşullarına yer verilmiş olup buna göre taşıyanın temsilcisi tarafından imzalanan tutanağın mevcut olması gerekip bu durumda taşıyana yazılı bir ihbara gerektiği olmadığı söz konusu olup, dosyadaki mevut belgeden taşıyanın temsilcisi tarafından eksik emtianın tespit edildiği nedenle emtianın hasarının – eksikliğin taşıyanın hakimiyetinde iken meydana gelmiş olduğunun kabul edilip TTK 1179.maddesinde taşıyanın veya adamlarının kasıtından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyanın sorumlu olmadığı ve taşıyanın veya adamlarının kastının veya ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat yükünün taşıyana ait olduğu belirtilmiş olup, dosyaya sunulan belge ve bilgilerden davalı taşıyan tarafından buna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge dosyada olmayıp taşımaya konu emtiadaki eksikliğin davalı taşıyanın hakimiyetinde iken meydana geldiği anlaşılmış olup hasar bedelinden sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”[10]
Gemi adamı veya taşıyanın adamı sıfatı olarak nitelendirilen şahıslar dışında taşıyanın yardımcı kişileri durumunda olan başka şahıslar da vardır. Taşıyan, hiç şüphesiz, yardımcı kişilerin verdikleri zararlardan dolayı Borçlar Kanunu madde 116 hükmü gereğince sorumludur. Bu bağlamda belirtilmesi gereken önemli husus, zarara sebebiyet verenin yardımcı kişi olması halinde taşıyanın yardımcı kişileri aynı zamanda gemi adamı veya taşıyanın adamı ise, Türk Ticaret Kanunu madde 1179/1 fıkrasının uygulanmasının gündeme geleceğidir. Gerçekten de, taşıyanın yardımcı kişileri, gemi adamı veya taşıyanın adamı olması durumunda Türk Ticaret Kanunu madde 1179/1 fıkrası devreye girecektir.
Fiili Taşıyanın Eylemlerinden Taşıyanın Sorumluluğu
Fiili taşıyanın eylemlerinden, akdi taşıyanın sorumlu olacağı Türk Ticaret Kanunun 1179. Maddesinin 2.fıkrasının son cümlesinde “Fiilî taşıyana ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Fakat kanun koyucu, Türk Ticaret Kanunun 1192/1 fıkrası ile akdi taşıyanın sorumluluğuna bir istisna getirmiştir. Buna göre taşınan emtia fiili taşıyanın hakimiyetinde iken meydana gelecek zıya, hasar ve geç teslimden akdi taşıyanın sorumlu olmayacağına ilişkin navlun sözleşmesine şart konulabilir. Bu şartın geçerli sayılması için Türk mahkemelerinde fiili taşıyan aleyhine dava açıldığı hallerde geçerlidir. İlgili kanun maddesi şu şekildedir:
“1191 inci maddenin birinci fıkrası hükmüne halel gelmemek kaydıyla, bir navlun sözleşmesinde, sözleşmenin konusunu oluşturan bir taşımanın belirli bir kısmının taşıyandan başka bir kişi tarafından gerçekleştirileceğinin öngörülmüş olması durumunda, sözleşmeye, taşımanın ilgili bölümünde taşınan eşya fiilî taşıyanın hâkimiyetinde iken meydana gelecek zıya, hasar veya teslimdeki gecikmeden taşıyanın sorumlu olmayacağına ilişkin şart konabilir; şu kadar ki, sorumluluğu sınırlayan veya ortadan kaldıran bu tür anlaşmalar, yetkili Türk mahkemesinde fiilî taşıyan aleyhine dava açılamadığı hâllerde geçersizdir. Zıyaın, hasarın ve teslimdeki gecikmenin eşya fiilî taşıyanın hâkimiyetinde iken meydana geldiğini ispat yükü, taşıyana aittir.”
TK. md. 1192 (1) ile, yükün fiili taşıyanın zilyetliği aaltında bulunduğu süre içinde meydana gelecek kayıp, hasar veya gecikmeden, (akdi) taşıyanın sorumlu olmayacağına dair anlaşma yapabileceği öngörülmektedir. Böyle bir anlaşma, kanaatımca, zararın fiili taşıyanın veya adamlarının ticari kusur olarak nitelendirilebilecek davranışları sonucunda doğan zararları da kapsayacaktır. Çünkü, fiili taşıyanın veya adamlarının seyir kusuru veya teknik kusur sayılabilecek veya yangına sebebiyet veren davranışları dolayısı ile meydana gelen zararlardan, (akdi) taşıyan zaten sorumlu tutulmayacaktır. O halde, TK md. 1192 (1), geminin sefere elverişsiz olmasından veya ticari kusurdan doğacak zararları da kapsayacak bir sorumsuzluk kaydı için imkan sağlamaktadır.[11]
Türk Borçlar Kanunu Açısından Taşıyanın Sorumluluğu
Taşıyanın basiretli tacir olarak işçilerini özenle seçme kuralı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 116. maddesiyle bağlantılıdır. İlgili kanun maddesi “Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür.” Şeklinde olup yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluğu düzenlemektedir. İşbu kanun maddesine göre de taşıyan, yardımcı kişilerin vermiş oldukları zararları gidermekle yükümlüdür.
Türk Borçlar Kanunun işbu maddesiyle ilgili olarak, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/929, 2022/798 Karar, 22.09.2022 Tarihli ilamı örnek teşkil etmektedir. İlgili karar şu şekildedir:
“Bilindiği üzere taşıyanın sorumluluğu taşıma sözleşmesinin kurulmasından sonra malın zilyetliğinin teslim alınmasından gönderilene teslimine kadar devam etmektedir. Taşıyanın buradaki sorumluluğu yüke özen borcudur. Taşıyanın bu sorumluluğu gemi adamlarının kusuru ile yüke verdikleri zararlar için eTTK m.1061 ve devamına göre düzenlenmiştir. Taşıyan kendi adamları ve gemi adamlarının kusurundan doğacak kayıp ve hasarlardan kendi kusuru gibi sorumludur (TTK m. 1062). Bu sorumluluğu malları teslim etme tarihine kadar devam etmektedir. Somut olaydaki taşıyan … … SA’nın Natalie A isimli gemisi ile Rusya’nın … Limanı’nda Liman İşletmesi ile yapmış olduğu tahliye sözleşmesi kapsamında Liman İdaresi’nin kendisinin ifa yardımcısı olması nedeniyle tahliye yaparken liman görevlilerinin dava konusu olan konteynere zarar vermesinde e.BK m.100’e (TBK m.116/1) göre sorumluluğu bulunmaktadır. İfa yardımcısı olan Liman İdaresi çalışanları taşıyanın yardımcı şahsı sayılmaktadır. Bu nedenle taşıyıcının sorumluluğu vardır. Bu nedenle davalılardan taşıyan … … SA’nın sorumluluğu bulunmaktadır.”[12]
Taşıyan her ne kadar Türk Borçlar Kanunun 116.maddesi gereğince yardımcı kişilerin verdiği zararları gidermekle yükümlü olsa da giderdiği zararları, zarara yola açan yardımcı şahsa rücu edebilir. Her ne kadar 116.maddenin lafzında böyle bir hüküm bulunmasa da Borçlar Kanunun genel hükümleri ile rücu hakkına sahip olabilir. Madde 116 ile adam çalıştıranın sorumluluğunu düzenleyen madde 66 uygulamada beraber kullanılmaktadır. Çünkü 116.maddeye dayanacak olan taşıyan, aynı zamanda işveren olması nedeniyle de madde 66’ya dayanarak ödediği zararı rücuen zarara yol açan yardımcı şahsa yöneltebilmektedir.
Taşıyanın gidermiş olduğu zararı, Borçlar Kanunu madde 116 ve 66’ya dayanarak zarara yol açan yardımcı şahsa rücu etmesine ilişkin İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/274 Esas, 2023/16 Karar, 12.01.2023 Tarih sayılı ilamı örnek teşkil etmektedir. İlgili mahkeme kararı şu şekildedir:
“Dava, davacı ——- tarafından sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraf delilleri toplanmış, tanıklar dinlenmiş, dosya—— oluşan heyete tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti asıl raporunda özetle; olayın oluşunda her ne kadar davalı şirketin kazı çalışmalarını taşeron firmalar aracılığı ile gerçekleştirmiş ise de asıl işveren davalı şirketin sorumluluğunun devam ettiği, TBK. M. 116/1 hükmü gereğince davalı şirketin taşeronlarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun belirtildiği, doğalgaz boru hattının arsadan değil yoldan geçtiği, kazıyı yola tecavüz edecek şekilde yaptığı, bu sebeple zarardan sorumlu olduğu, Dosya arasına alınan —— raporunda belirtilen tazminat miktarının denetime açık ve somut olay ile örtüştüğü, davacı ——-şirketinin 6.536,41 TL asıl alacak talebinin yerinde olduğu ve 323,01 TL işlemiş faiz talep edilebileceği belirtmiştir. Bilirkişi heyetin ek raporunda da asıl rapordaki kanaatlerinin tekrar ettiklerini davalının davaya konu borulara verilen zarardan sorumlu olduğunu belirtikleri anlaşılmıştır.”[13]
TBK m.66’da açık olarak zararı tazmin eden adam çalıştıranın çalışanına rücu hakkı öngörülmüşken, TBK m.116’da rücu hakkından söz edilmemiştir. Fakat borçlu genel hükümlere dayanarak yardımcı kişiden alacağını tahsil edebilir.[14]
KAYNAKÇA
KİTAP ve MAKALELER
ÇALIŞKAN, Nurten, Uluslararası Denizyolu Taşımacılığının Türkiye Dış Ticaretine Etkisinin Analizi Ve Diğer Taşıma Modlarıyla Rekabeti, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2019
ÖZDEMİR, Nejdet/KINACIOĞLU, Naci, Türk Ticaret Hukuku, Ankara 1984.
SÖZER, Bülent, Deniz Ticareti Hukuku – I, İstanbul 2022
YAZICIOĞLU, Emine, Hamburg Kurallarına Göre Taşıyanın Sorumluluğu, Doktora Tezi, İstanbul 1997
GÜLTEKİN, Fatih, Yarımcı Kişinin Fiillerinden Borçlunun Sorumluluğu, TAAD, Yıl:9, Sayı:35 Temmuz 2018
İNTERNET SİTELERİ
www.karararama.yargitay.gov.tr
[1] ÇALIŞKAN, Nurten, Uluslararası Denizyolu Taşımacılığının Türkiye Dış Ticaretine Etkisinin Analizi Ve Diğer Taşıma Modlarıyla Rekabeti, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2019, s. iii
[2] ÖZDEMİR, Nejdet/ KINACIOĞLU, Naci, Türk Ticaret Hukuku, Ankara 1984, s. 62- 63.
[3] SÖZER, Bülent, Deniz Ticareti Hukuku – I, İstanbul 2022, s.468
[4] YAZICIOĞLU, Emine, Hamburg Kurallarına Göre Taşıyanın Sorumluluğu, Doktora Tezi, İstanbul 1997, s.107
[5] YAZICIOĞLU, Emine, Hamburg Kurallarına Göre Taşıyanın Sorumluluğu, Doktora Tezi, İstanbul 1997, s.470
[6] İstanbul 17.ATM, 10.10.2018, E. 2015/404, K. 2018/372, Lexpera
[7] SÖZER, Bülent, Deniz Ticareti Hukuku – I, İstanbul 2022, s. 217-218
[8] YAZICIOĞLU, Emine, Hamburg Kurallarına Göre Taşıyanın Sorumluluğu, Doktora Tezi, İstanbul 1997, s.104-105
[9] İstanbul 17.ATM, 20.1.2019, E. 2016/351 K. 2019/351, Lexpera
[10] İstanbul 17.ATM, 01.03.2018, E. 2016/458 K. 2018/68, Lexpera
[11] SÖZER, Bülent, Deniz Ticareti Hukuku – I, İstanbul 2022, s. 471
[12] İzmir 5.ATM, 22.09.2022, E. 2016/929, K. 2022/798, Lexpera
[13] İstanbul Anadolu 9. ATM, 12.01.2023, E. 2020/274, K. 2023/16, Kazancı Hukuk Otomasyon
[14] GÜLTEKİN, Fatih, Yarımcı Kişinin Fiillerinden Borçlunun Sorumluluğu, TAAD, Yıl:9, Sayı:35 (Temmuz 2018), s.384