Yabancı bayraklı gemilerde çalışan Türk gemi adamlarının sayısı her geçen yıl artmaktadır. Daha yüksek ücretler, uzun süreli sözleşmeler ve uluslararası tecrübe gibi avantajlar, birçok denizcinin tercihini bu yönde kullanmasına neden olmaktadır. Ancak bu tercihin bazı hukuki riskler taşıdığı da göz ardı edilmemelidir. Türk gemi adamları, yabancı bayraklı gemilerde çalışırken çoğu zaman haklarını tam olarak bilmemekte ve bu nedenle ciddi mağduriyetler yaşamaktadır.

Bir geminin yabancı bayrak taşıması, her durumda Türk hukukunun uygulanmayacağı anlamına gelmez. Eğer denizci Türkiye’den işe alınmışsa, bazı durumlarda Deniz İş Kanunu hükümleri yine de geçerliliğini sürdürebilir. Bu noktada sözleşmenin hangi hukuk sistemine tabi olduğu, işverenin merkezinin nerede bulunduğu ve işin yürütüldüğü yer gibi detaylar büyük önem taşır. Bu gibi durumlarda, hem Türk hukukuna hem de uluslararası denizcilik hukukuna hâkim bir uzman görüşü almak gereklidir.

Yabancı bayraklı gemilerde çalışmaya başlamadan önce imzalanan sözleşmeler, gemi adamının hangi haklara sahip olduğunu belirleyen en önemli belgelerdir. Ancak birçok denizci, sözleşmeleri detaylı bir şekilde incelemeden ya da içeriğini anlamadan imza atmakta, sonrasında ciddi hak kayıpları yaşamaktadır. Bu sözleşmelerde ücret, görev tanımı, izin hakları, sigorta durumu ve sözleşmenin fesih koşulları gibi birçok hayati bilgi yer alır. Sözleşme sürecinde yapılan her işlem, denizcinin ilerideki haklarını doğrudan etkileyebilir.

Yabancı bayraklı gemilerde çalışan denizcilerin en çok karşılaştığı sorunlardan biri, ücretlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesidir. Özellikle kayıt dışı çalışan personel, işverenle yaşadığı uyuşmazlıklarda ödeme alamamakta ya da eksik almaktadır. Bu gibi durumlarda devreye, Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmeleri, ITF sözleşmeleri ve bayrak devleti hukukları girebilir. Ancak işçi Türkiye’den işe alınmış ve sözleşmesi buna göre düzenlenmişse, Türk mahkemelerinde dava açılması da mümkündür.

Bir diğer önemli konu ise sosyal güvenlik ve emeklilik haklarıdır. Türk denizciler, yabancı bayraklı gemilerde çalışırken çoğu zaman SGK’ya bildirilmeksizin çalıştırılır. Bu da ileride emeklilik, sağlık hizmetlerinden yararlanma ve iş kazası durumlarında ciddi mağduriyetler doğurur. Ancak Türkiye ile sosyal güvenlik anlaşması bulunan ülkelerde çalışılmışsa veya belirli şartlar sağlanıyorsa, yurt dışı borçlanmasıyla bu sürelerin emekliliğe saydırılması mümkündür. Ayrıca, işveren Türkiye’de kayıtlı ise geriye dönük hizmet tespiti davası da açılabilir.

Sözleşme süresi dolmadan iş akdinin sonlandırılması durumunda, gemi adamı haksız feshe uğramış olabilir. Bu durumda, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacakları için dava açma hakkı doğar. İşveren yabancı olsa bile, sözleşme Türkiye’de yapılmış ya da Türk hukukuna tabi kılınmışsa, Türk mahkemeleri yetkili olabilir. Sözleşmede mahkeme yetkisi başka ülke olarak belirlenmişse dahi, bazı hallerde Türk mahkemelerinde dava açılabileceği unutulmamalıdır.

Tüm bu nedenlerle, yabancı bayraklı gemilerde çalışacak ya da halihazırda çalışan denizcilerin, iş sözleşmelerini imzalamadan önce ve sonrasında profesyonel hukuki danışmanlık almaları büyük önem taşır. Hak kaybı yaşanmadan önce alınacak önlemler, ileride karşılaşılabilecek sorunların önüne geçilmesini sağlar. Türk hukukunun ve uluslararası sözleşmelerin sağladığı koruma mekanizmaları hakkında bilgi sahibi olunması, denizcilerin emeğinin karşılığını tam olarak alabilmesi açısından hayati değere sahiptir.

Yabancı bayraklı gemilerde çalışırken haklarınızdan emin olmak, karşılaşacağınız olası uyuşmazlıklarda en doğru adımı atm

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir