Denizcilik sektöründe zaman zaman karşılaşılan ciddi sorunlardan biri de, gemi adamlarının herhangi bir yazılı iş sözleşmesi olmaksızın çalıştırılmasıdır. Bu uygulama, hem ulusal hem de uluslararası hukuka açıkça aykırıdır ve çalışan açısından ciddi hak kayıplarına neden olabilir. Yazılı bir sözleşme yapılmadan gemiye çıkmak, gemi adamını yalnızca hukuki güvenceden mahrum bırakmakla kalmaz; aynı zamanda iş kazası, ücret ödenmemesi, sigortasız çalışma gibi birçok riskle baş başa bırakır. Gemiye çıkmadan önce sözleşme imzalanması yasal bir zorunluluktur ve işverenin bu yükümlülüğe uymaması, açık bir şekilde sorumluluk doğurur.
854 sayılı Deniz İş Kanunu uyarınca, gemi adamı ile işveren arasında yazılı bir iş sözleşmesinin yapılması zorunludur. Bu sözleşme, tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyen temel belgedir. Sözleşmede ücret, görev tanımı, sefer süresi, sosyal haklar ve sigorta gibi birçok önemli husus yer almalıdır. Ancak uygulamada bazı denizcilik şirketleri, ya işi acilen başlatmak adına ya da hukuki yükümlülüklerden kaçmak için, sözleşme düzenlemeden personeli gemiye çıkarmakta; hatta çoğu zaman işçinin pasaportuna el koyarak fiilen sözleşmesiz çalışmasını dayatmaktadır. Bu tür uygulamalar, işverenin kötü niyetini açıkça ortaya koyar ve işçinin temel haklarını ihlal eder.
Yazılı sözleşme olmadan çalışan bir gemi adamı, başta ücret olmak üzere birçok hakkını ispat etmekte zorlanabilir. Ancak bu, hak arama imkanının tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Deniz iş hukukunda yazılı sözleşme bulunmasa dahi, fiili çalışma ispatlandığı takdirde iş ilişkisi kabul edilir ve çalışanın tüm yasal hakları saklıdır. Burada önemli olan, gemide fiilen çalışıldığını gösteren her türlü belge, yazışma, tanık beyanı ya da gemi hareket kayıtları gibi delillerin temin edilmesidir. E-posta, WhatsApp yazışmaları, görev listeleri, telsiz kayıtları ve liman giriş-çıkış belgeleri bu anlamda oldukça kıymetlidir.
Sözleşmesiz çalışan bir gemi adamı, ücretini alamadığı ya da eksik aldığı durumlarda alacak davası açabilir. Bu davada, fiili çalışmanın varlığına ilişkin deliller yeterli görülür. Aynı şekilde gemi adamının sigortasız çalıştırılması halinde, Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde hizmet tespit davası açılması mümkündür. Bu davalarda da mahkemeler, işçiyi koruyacak şekilde yorum yapar ve fiili duruma bakarak karar verir. Özellikle uzun süreli çalışmalarda, gemi üzerindeki görev süresi ve gemi hareket kayıtları önemli ispat unsurları arasında yer alır.
Sözleşmesiz çalışmanın en tehlikeli sonucu, iş kazası halinde ortaya çıkar. Gemide yaşanan bir yaralanma, hastalık ya da ölüm durumunda yazılı sözleşme olmaması, işverenin sorumluluktan kaçmasına neden olabilir. Ancak Türk hukukuna göre, yazılı sözleşme bulunmaması, işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Eğer gemi adamı, işverenin bilgisi ve talimatı doğrultusunda fiilen çalışmışsa, işveren her türlü zarardan sorumludur. Özellikle can ve beden bütünlüğüne ilişkin zararlar, tazminat davası konusu yapılabilir. Bu tür durumlarda vakit kaybetmeden hukuki destek alınması son derece önemlidir.
Gemi adamlarının sözleşmesiz çalışmaları halinde karşılaştıkları bir diğer ciddi sorun, sosyal güvenlik haklarının ortadan kalkmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan gemi adamları, yurtdışında da çalışsalar SGK kapsamında sigortalanmak zorundadır. Ancak işverenin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi, hem emeklilik haklarını hem de sağlık güvencelerini ortadan kaldırır. Bu gibi durumlarda geriye dönük sigorta primlerinin işverenden tahsili mümkündür. Ayrıca, bu primlerin yatırılmaması nedeniyle doğan mağduriyet için işverenden maddi ve manevi tazminat talep edilebilir.
Denizcilik sektöründe iş ilişkileri, çoğu zaman gemide ve limandan uzak ortamlarda kurulduğu için işçinin haklarını koruyabilmesi için önceden bilinçli hareket etmesi gerekir. Gemiye çıkmadan önce yazılı sözleşme yapılması ve bir nüshasının işçide bulunması zorunludur. Eğer sözleşmesiz olarak çalışmaya zorlanmışsa, bu durumu belgeleyen her türlü yazılı ve görsel delil muhafaza edilmeli, gemiden iner inmez noter kanalıyla ihtarname gönderilmeli ve en kısa sürede hukuki başvuru yapılmalıdır. Bu tür durumlarda özellikle deniz iş hukukunda deneyimli bir avukattan destek alınması, sürecin sağlıklı ilerlemesi ve hak kay